Celladıma Gülümserken


Ben,
İsmet Özel, şair, kırk yaşında. 
Her şey ben yaşarken oldu, bunu bilsin insanlar 
Ben yaşarken koptu tufan 
Ben yaşarken yeni baştan yaratıldı kainat 
Her şeyi gördüm içim rahat 
Gök yarıldı, çamura can verildi 
Linç edilmem için artık bütün deliller elde 
Kazandım nefretini fahişelerin 
Lanet ediyor bana bakireler de. 
Sözlerim var köprüleri geçirmez 
Kimseyi ateşten korumaz kelimelerim 
Kılıçsızım, saygım kalmadı buğday saplarına 
Uçtum ama uçuşum 
Radarlarla izlendi 
Gayret ettim ve sövdüm 
Bu da geçti polis kayıtlarına. 

Haytanın biriyim ben, bunu bilsin insanlar 
Ruhumun peşindedir zaptiyeler ve maliye 
Kara ruhlu der bana görevini aksatmayan kim varsa 
Laboratuvarda çalışanlara sorarsanız 
Ruhum sahte 
Evi Nepal'de kalmış 
Slovakyalı salyangozdur ruhum 
Sınıfları doğrudan geçip 
Gerçekleri gören gençlerin gözünde. 

Acaba kim bilen doğrusunu? Hatta ben 
Kıyı bucak kaçıran ben ruhumu 
Sanki ne anlıyorum? 
Ola ki 
Şeytana satacak kadar bile bende ondan yok. 
Telaş içinde kendime bir devlet sırrı beğeniyorum 
Çünkü bu, ruhum olmasa da saklanacak bir şeydir 
Devlet sırrıyla birlikte insanın 
Sinematografik bir hayatı olabilir 
O kibar çevrelerden gizli batakhanelere 
Yolculuklar, lokantalar, kır gezmeleri 
Ve sonunda estetik bir 
İdam belki! 
Evet, evet ruhu olmak 
Bütün bunları sağlayamaz insana. 
Doğruysa bu yargı 
Bu sonuç 
Bu çıkarsama 
Neden peki her şeyi bulandırıyor 
Ertelenen bir konferans 
Geç kalkan bir otobüs? 
Milli şefin treni niçin beyaz? 
Ruslar neden yürüyorlar Berlin'e? 
Ne saçma! Ne budalaca! 
Dört İncil'den Yuhanna'yı 
Tercih edişim niye? 
Ben oysa 
Herkes gibi 
Herkesin ortasında 
Burada, bu istasyonda, bu siyah 
Paltolu casusun eşliğinde 
En okunaklı çehremle bekliyorum 
Oyundan çıkmıyorum 
Korkuyorum sıram geçer 
Biletim yanar diye 
Önümde bir yığın açalya 
Bir sürü çarkıfelek 
Gergin çenekli cesetleriyle 
Önümde binlerce çiçek 
Korkuyorum sıra sende 
Sen de başla ve bitir diyecek. 
Yo, hayır 
Yapamaz bunu, yapmasın bana dünya 
Söyleyin 
Aynada iskeletini 
Görmeye kadar varan kaç 
Kaç kişi var şunun şurasında? 

Gelin 
Bir pazarlık yapalım sizinle ey insanlar! 
Bana kötü 
Bana terkettiğiniz düşünceleri verin 
O vazgeçtiğiniz günler, eski yanlışlarınız 
Ah, ne aptalmışım dediğiniz zamanlar 
Onları verin, yakınmalarınızı 
Artık gülmeye değer bulmadığınız şakalar 
Ben aştım onları dediğiniz ne varsa 
Bunda üzülecek ne var dediğiniz neyse onlar 
Boşa çıkmış çabalar, bozuk niyetleriniz 
İçinizde kırık dökük, yoksul, yabansı 
Verin bana 
Verin taammüden işlediğiniz suçları da. 
Bedelinde biliyorum size çek 
Yazmam yakışık almaz 
Bunca kaybolmuş talan 
Parayla ölçülür mü ya? 

Bakın ben, bir çok tuhaf 
Marifetimin yanısıra 
İlginç ödeme yolları bulabilen biriyim 
Üstüme yoktur ödeme hususunda 
Sözün gelişi 
Üyesi olduğunuz dernek toplantısında 
Bir söyleve ne dersiniz? 
Bir söylev: Büyük İnsanlık İdeali hakkında! 
Yahut adınıza bir çekiliş düzenleyebilirim 
Kazanana vertigolar, nostaljiler 
Karasevdalar çıkar. 

Yapılsın adil pazarlık 
Kapılsın yapılacaksa 
işte koydum işlemeyi düşündüğüm suçları 
Sizin geçmiş hatalarınız karşısına. 
Ne yapsam 
Döl saçan her rüzgarın 
Vebası bende kalacak 
Varsın bende biriksin 
Durgun suyun sayhası 
Yumuşatmayı bilen ateş 
Öğüt sahibi toprak 
Nasıl olsa geri verecek 
Benim kılıcımı.