Muhyiddin Muhammed b. Ali b. Muhammed el-Arabi et-Tai el-Hatimi (ö. 638/1240)
DOĞUMU VE AİLESİ
17 Ramazan 560 (28 Temmuz 1165) tarihinde Endülüs’ün güneydoğusundaki Tüdmir
(Teodomiro) bölgesinin başşehri olan Mürsiye’de (Murcia) dünyaya gelen
İbnü’l-Arabi, eserlerinde ailesi, yakınları, hocaları ve yaşadığı yerler
hakkında detaylı bilgiler vermiştir. Babası Ali b. Muhammed, Abbasi Halifesi
Müstencid-Billah’ın kumandanı ve yöre valisi Muhammed b. Sa‘d İbn Merdeniş’in
saygı duyduğu bir kişiydi. Aynı zamanda filozof İbn Rüşd’ün yakın arkadaşı olan
babası, Kur’an okumayı seven, fıkıh ve hadis ilmiyle ilgilenen takva sahibi bir
insandı. Annesi Nur ise ensar soyundan geliyordu ve Fatıma bintü’l-Müsenna adlı
bir kadın velinin sohbetlerine katılırdı. Amcası Ebu Muhammed Abdullah b.
Muhammed el-Arabi ve dayıları Ebu Müslim el-Havlani ile Yahya b. Yagan da
dönemin önemli sufi ve siyasi şahsiyetleri arasındaydı. İbnü’l-Arabi’nin
yetişmesinde bu kişilerin büyük etkisi olmuştur.
EĞİTİMİ VE İLMİ YOLCULUĞU
İbnü’l-Arabi, sekiz yaşına kadar Mürsiye’de yaşadıktan sonra ailesiyle birlikte Endülüs’ün o dönemki başkenti İşbiliye’ye (Sevilla) göç etti. Burada bulunduğu süre içinde dönemin önemli ilim ve fikir adamlarıyla tanışma fırsatı buldu. Genç yaşta inzivaya çekilerek manevi bir yolculuğa başladı ve bu süreçte marifet kapılarının kendisine açıldığını ifade etti. İbn Rüşd gibi dönemin önemli filozoflarıyla tanıştı ve onlarla felsefi-tasavvufi tartışmalara girdi.SEYAHATLERİ VE ESERLERİ
İbnü’l-Arabi, hayatı boyunca birçok seyahat gerçekleştirdi. Fas, Tunus, Mısır, Kudüs, Mekke, Bağdat, Musul, Halep, Konya ve Şam gibi önemli ilim merkezlerini ziyaret etti. Bu seyahatler sırasında birçok sufi, alim ve devlet adamıyla görüşme fırsatı buldu. Özellikle Mekke’de geçirdiği zaman, onun manevi olgunluğunu artırdı ve burada el-Fütuhatü’l-Mekkiyye gibi önemli eserlerini yazmaya başladı. İbnü’l-Arabi, 638 (1240) yılında Şam’da vefat etti ve Kasiyun Dağı eteklerindeki Salihiye semtine defnedildi.ESERLERİ VE DÜŞÜNCELERİ
İbnü’l-Arabi, tasavvuf, tefsir, hadis, fıkıh, kelam ve felsefe gibi birçok alanda eserler kaleme aldı. En önemli eserleri arasında el-Fütuhatü’l-Mekkiyye ve Fususü’l-hikem yer alır. Onun düşüncesinin temelini “vahdet-i vücud” (varlığın birliği) kavramı oluşturur. İbnü’l-Arabi’ye göre varlık, Allah’ın tecellisidir ve her şey O’nun bir yansımasıdır. Bu düşünce, İslam tasavvufunun en derin ve karmaşık konularından biridir.SIKÇA SORULAN SORULAR
Soru: İbnü’l-Arabi’nin
en önemli eserleri nelerdir?
Cevap: İbnü’l-Arabi’nin en önemli eserleri el-Fütuhatü’l-Mekkiyye ve Fususü’l-hikem’dir.
Bu eserler, tasavvuf ve İslam düşüncesi alanında temel kaynaklar arasında yer
alır.
Soru: Vahdet-i
vücud ne anlama gelir?
Cevap: Vahdet-i vücud, “varlığın birliği” anlamına gelir.
İbnü’l-Arabi’ye göre her şey Allah’ın tecellisidir ve gerçek varlık yalnızca
O’dur.
Soru: İbnü’l-Arabi’nin
tasavvuf anlayışı nasıldır?
Cevap: İbnü’l-Arabi’nin tasavvuf anlayışı, vahdet-i vücud kavramı
üzerine kuruludur. Ona göre insan, Allah’a ulaşmak için manevi bir yolculuğa
çıkmalı ve bu yolculukta kendini aşmalıdır.
Soru: İbnü’l-Arabi’nin
etkilendiği kişiler kimlerdir?
Cevap: İbnü’l-Arabi, İbn Rüşd, Gazzali ve Ebu Medyen gibi dönemin
önemli alim ve sufilerinden etkilenmiştir.
Soru: İbnü’l-Arabi’nin
mezarı nerededir?
Cevap: İbnü’l-Arabi, 638 (1240) yılında Şam’da vefat etmiş ve Kasiyun
Dağı eteklerindeki Salihiye semtine defnedilmiştir. Mezarı, günümüzde de
ziyaret edilmektedir.