Ebu Mansur Muhammed b. Muhammed b. Mahmud el-Matüridi es-Semerkandi (ö. 333/944)
HAYATI VE GÖRÜŞLERİ
Ebu
Mansur el-Matüridi, günümüzde Özbekistan sınırları içinde bulunan Semerkant'ın
dış mahallesi olan Matürid’de dünyaya gelmiştir. Ünlü tarihçi Barthold, 1920’de
Semerkant’a yaptığı ziyarette buranın şehrin kuzeybatısında bir köy olduğunu
belirtmiştir. Hayatı hakkında sınırlı bilgi bulunan Matüridi, Abbasiler’in
merkezi otoritelerinin zayıfladığı ve Samanoğulları’nın Maveraünnehir’e hakim
olduğu bir dönemde yaşamıştır. Doğum tarihi kesin olmamakla birlikte, hocası
Rey Kadısı Muhammed b. Mukatil er-Razi’nin 248 (862) yılında vefat ettiği
bilgisi göz önüne alındığında, Matüridi’nin III. (IX.) yüzyılın ilk yarısında
doğduğu tahmin edilmektedir.
SOYU VE AİLESİ
Geç
dönem alimleri Beyazizade Ahmed Efendi ve Zebidi, Matüridi’nin Ensari
nisbesiyle anıldığını kaydetmiştir. Ancak, bu iddianın kesin bir dayanağı
bulunmamaktadır. Onun Ebu Eyyub el-Ensari’nin soyundan geldiği yönündeki
rivayetler de tartışmalıdır. Matüridi’nin dili ve eserlerindeki üslup
özellikleri, ana dilinin Arapça olmadığını ve büyük ihtimalle Türk asıllı
olduğunu göstermektedir. Yaşadığı Semerkant ve çevresi de çoğunlukla Türklerin
yaşadığı bir bölgeydi.
İLİM HAYATI VE HOCA-ÖĞRENCİ İLİŞKİLERİ
Matüridi,
Hanefi mezhebinin üçüncü ve dördüncü kuşak alimlerinden olup, eğitimini Nusayr
b. Yahya el-Belhi, Ebu Bekir Ahmed b. İshak el-Cuzcani gibi önemli alimlerden
almıştır. Bunun yanı sıra, hocası Ebu Nasr el-İyazi ile birlikte Darü’l-Cuzcaniyye’de
ders alarak ilmini ilerletmiştir. Hacca gidip gitmediği ya da resmi bir görev
üstlenip üstlenmediği hakkında kesin bilgiler bulunmamaktadır. Ancak, zalim
devlet adamlarına karşı sert tavırları olduğu ve devrin siyasi yöneticileriyle
ilişkilerinin iyi olmadığı bilinmektedir.
VEFATI VE MEZARI
Matüridi’nin
vefat tarihi konusunda çeşitli görüşler bulunsa da, 333 (944) yılında
Semerkant’ta vefat ettiği genel olarak kabul edilmektedir. Çakerdize
Mezarlığı’na defnedilmiş, ancak Sovyetler Birliği döneminde mezarlığın iskana
açılması nedeniyle kabri betonla kaplanarak bir evin avlusu haline
getirilmiştir. 2000 yılında Semerkant’ta yeni bir türbe ve külliye inşa
edilmiştir.
ESERLERİ VE İLMİ GÖRÜŞLERİ
Matüridi’nin
en bilinen eserleri şunlardır:
- Te’vilatü’l-Kur’an: Kelam, fıkıh ve mezhepler tarihi açısından önemli bir
kaynak olup, Sünni kelamı savunmaktadır.
- Kitabü’t-Tevhid: Sünni kelamının temel eserlerinden biri kabul edilir.
- Reddü’l-Usuli’l-ḫamse: Mu‘tezile’nin temel görüşlerine karşı yazılmıştır.
- Şerhu’l-Camiʿi’s-sagir: Hanefi mezhebinin temel kaynaklarından biri olan el-Camiʿu’s-sagir’in
şerhidir.
Matüridi,
Mu‘tezile ve diğer fırkaların görüşlerini eleştirerek Ehl-i Sünnet akidesini
savunmuştur. Akıl ve nakil arasında denge kurarak, iman-amel ayrımında mutedil
bir yaklaşım benimsemiştir.
MATÜRİDİLİĞİN YAYILMASI
Matüridi’nin
fikirleri, özellikle Maveraünnehir bölgesinde yayılmış, ancak uzun süre
sistematik bir okul haline gelmemiştir. Onun görüşleri, öğrencileri ve
takipçileri tarafından Hanefi kelamının temel prensipleri olarak
benimsenmiştir. Ancak, Eş‘arilik gibi devlet tarafından desteklenmemesi
nedeniyle geniş bir coğrafyaya yayılamamıştır.
SIKÇA SORULAN SORULAR
Soru: Matüridi hangi mezhebe mensuptur?Cevap: Matüridi, Hanefi mezhebine mensuptur ve kelam alanında Hanefi akaidini savunan önemli bir alimdir.
Soru: Matüridi’nin en önemli eseri hangisidir?
Cevap: En önemli eseri Kitabü’t-Tevhid olup, Sünni kelamının temel eserlerinden biri olarak kabul edilmektedir.
Soru: Matüridi ve Eş‘ari arasındaki fark nedir?
Cevap: Matüridi ve Eş‘ari, her ikisi de Ehl-i Sünnet içinde yer alsa da, akıl ve iman konularında farklı yaklaşımlar benimsemişlerdir. Matüridi, akla daha fazla önem verirken, Eş‘ari daha çok nakle dayalı bir yaklaşımı savunmuştur.
Soru: Matüridi’nin kabri nerededir?
Cevap: Matüridi’nin kabri, Özbekistan’ın Semerkant şehrinde yer almaktadır. 2000 yılında yeni bir türbe ve külliye inşa edilmiştir.
Soru: Matüridi’nin görüşleri hangi bölgelerde etkili olmuştur?
Cevap: Matüridi’nin görüşleri özellikle Maveraünnehir, Türkistan ve Osmanlı coğrafyasında etkili olmuştur. Günümüzde Türkiye, Orta Asya ve Hindistan’daki Hanefi alimleri tarafından benimsenmektedir.